10 Temmuz 2013 Çarşamba

Zeka ve Sağduyu Meselesi

Bir kişinin gülümsemesi mutlu olduğu anlamına gelmez. Aynı zamanda bir kişinin mutlu olması gülmesini gerektirmez. Hepsi mantıkla, fıtratla alakalıdır. Ancak en önemlisi, bir insanın zeka katsayısı ne kadar düşerse, sürekli mutlu olma ihtimali o kadar yükselir. Zeka mutsuzluğu beraberinde taşıyan bir lütuftur.

Zeki insan her şeyi kabullenemez. Yorum yapma ihtiyacı hisseder. Bu yorumlar tarafsız açıdan yapılır, çünkü zeki insan tarafların etkisine girmez. Belli bir şeye inanabilir, inanmayabilir de. İnsanları sevebilir, sevmeyebilir de. Zekasını manipülasyon için de kullanabilir. Yine de zeki insan doğruyu her zaman bilir. Unutmayın, bir doğruyu saklamak için önce onun doğru olduğunu kabul etmek gerekir.

Zeki insan toplumun değer yargılarını iyi bilir. Bu değer yargılarını toplumsal sorunları açıklamak için kullanır. Ama toplumsal sorunlar çıkarmak için de kullanabilir. Çünkü zeka bir yükümlülüktür. Kimisi kaldıramaz, doğru yoldan çıkar. Kimisi kaldırır ama bu sefer daha büyük bir sorun oluşur: İki zeki insanın kavgası...

Doğru yoldan çıkmış olan zeki insan şanslıdır. Tarafsız bir yargılama yapmış, değer yargılarını bulmuş ve bazı sorunlar yaratmıştır. Yanına aldığı daha az zeki insanları bu sorunları kapatmak için kullanır. Dikkat edin, yoldan çıkmış zeki insandan bahsediyorum. Allah'tan korkmaz, kul hakkı gözetmez bir insan yani. Buna rağmen etrafındaki daha az zeki insanlar tarafından dindar algılanır. Eğer dindar bir ortamda yetiştiyse işi daha kolaydır. Geçmişten gelen taraftarları da onu savunacaktır. bu şekilde etrafındaki kalabalığı büyütür.

Doğru yoldan çıkmamış olan zeki insansa, çıkmış olanın yaptığı yanlışları göz önüne sermeye çalışır. Şunu bilmek gerek. Daha az zeki insanlara fikir sunmayın. Daha az zeki insanlara demagoji yapmayın. Daha az zeki insanlara kanıt göstermeyin. Çünkü onların gözü doğru yoldan çıkmış zeki insan tarafından kapatılmıştır. Doğru yoldan çıkmış olan onların kulaklarına kime saldıracaklarını fısıldar. Daha az zeki olanlar da gözleri bağlı, akılları boş şekilde karanlığa yumruk savururlar. Bu yumrukların çoğu doğru yoldan çıkmamış olana isabet etmez. Ama bu kadar fazla yumruğun kendisine savrulduğunu görmek onu yıldırabilir.

Bu yazıda daha az zeki tanımını kullandığım için birileri tarafından "halkı aşağılıyor" diye yaftalanabilirim. Hayır, kimseyi aşağılamıyorum. Zeka Allah vergisidir, ancak sağduyu sonradan gelişebilir. İnsanlar belli olaylara sağduyu göstererek manipülasyonlara karşı koyabilir. İnsanlar sağduyu göstererek yoldan çıkmış zeki insanın hatalarını, günahlarını, vasıfsızlıklarını görebilir.

En basitinden sağduyulu bir insan, ölen birinin arkasından "rahat dursaymış" demez. "Devletine karşı çıkanın sonu budur, oh olsun" demez. "Az bile yapmış polis, soyunu da kurutsunlar köpeğin" demez. Sağduyulu insan, zeka seviyesi ne olursa olsun, asgari ücretin 800 lira olduğu bir ülkede milletvekili maaşının 10.000 lira üzerinde olmasına izin vermez. Emeklilik yaşı 65 olan bir ülkede 2 sene vekillik yapan adamın bir sürü hak ve parayla emekli sayılmasına izin vermez. Torunlarını düşünür, ağaç katliamlarına izin vermez. Atalarından feyz alır, memleketin her karış toprağının yabancılara satılmasına izin vermez.

Hayır, sağduyulu insan doğru yoldan çıkmış zeki insanın arkasında saf tutmaz. Doğru yoldan çıkmamış zeki insanın söylediklerini dinler, inanıyorsa yapılanları inancına göre, inanmıyorsa kendi değer yargılarına göre yargılar. Din sömürüsüne prim vermez. Çünkü dini sömüren adamın dini vecibeleri yerine getirmediğini görür.

Mesele zeki olmamak değil. İnsan olmamak. Hem zekası, hem sağduyusu eksik birine insan denmez. Trol denir. Keşke troller sadece Harry Potter'a özgü olsaydı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder