"Tüm elemiyle hayatı kabullenmek... Ömrümün hikayesi bu. Su gibi geçen senelerin ardından bakınca daha iyi anlıyorum. Dolu dolu gülmedim daha. Tüm dertleri bir kenara bırakıp umursuzca gezip eğlenmedim. Hep bir şeyleri kafama taktım. Hep daha iyisine ulaşmak için çalıştım. Çoğu zaman bencildim. Kimseyi umursamadan hayatıma devam etmenin yollarını aradım durdum. Ama insan bu, illa ki birilerine ihtiyaç duydum. İnsanlara güvenmek zorunda kaldım. Her güveniş ihaneti beraberinde getirdi. Kullanıldım, ama hiç ders almadım. Her kullanılışım öncekinden beter oldu. Emeğim sömürüldü, param sömürüldü, duygularım sömürüldü. Şimdiki ben bu işte, önceki benden arta kalan. Her gelişme çabam başarısız oldu. Asla bir adım ileriye gidemedim...
Aslına bakarsan, insanlara karşı da çoğu zaman kötüydüm. İlişkilerimde hep korkak oldum. Karşı tarafın vereceği tepkiden çekindim. Birilerini kaybetmekten korktum. Sonuç olarak dost dediğim adamları üzdüm. Çok üzdüm. Bir türlü ortayı tutturamamanın verdiği bıkkınlık var şimdi üzerimde. Uçlarda yaşamaktan sıkıldım -ki bu uçlar hep kötü yönde oldu. Utanç ve hüzün karışımı bir ruha sahibim. Yorgun bir bedenim var. Gün gözlerime gri gri doluyor. Galiba yaşamayı beceremiyorum ben. Olmuyor bir türlü. Girişimlerim kararsız, bilgilerim yetersiz, sözlerim kifayetsiz... Denizin karşısında inzivaya çekilmiş ruhu yaralı zavallı bir gencim işte. Göbek adı fiyasko olan..."
Yatağına döndü. Yorganı kafasına kadar çekti. Sigaraya uzanacak gibi oldu, sonra vazgeçti. Ellerine göğsünde bağlayıp bir türkü tutturdu...
"Dağlarda ay büyüsün
Sular köpürsün
Sen beni o zaman gör.."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder