Efendim durumlar karışık. Malumunuz kış, uzun zamandan beri ilk defa böyle sert bir kış geçiriyoruz. Küresel ısınma dediler çantadan buz devri çıktı. Soğuk var, kar bir yandan, metreküpü 90 kuruştan doğal gaz bir yandan... Yorgansız oturamayan bir millet olma yolunda hızla ilerliyoruz.
Bunun yanında, yorganlarımıza sarılmış otururken önümüze koyduğumuz aptal kutusu da felaketler gösteriyor. Şike davası, balyoz davası, ergenekon davası, şehit haberleri, şaka gibi yasalar derken, bir de bakıyorsun ki yorgan yavaş yavaş kıçtan doğru açılmaya başlıyor. Sonra uyuyorsun kabuslar geliyor falan, değişik ruh halleri içindeyiz.
Ulan cepte para yok, ekmeğin gramajı düşüyor, simit 1 lira, el alem kalburüstü markaların sıfır model arabalarına biniyor. Hakkın hukukun olduğu büyük bir demokrasi ülkesinde yaşamanın faydalarından biri de bu mu acaba? Yoksa dımdızlak ortada olan bir tek benim çevremdeki insanlar mı?
Dışarı çıkıyorum, yağmur suratıma vuruyor. Yola çıkan yokuşu iniyorum, rüzgar sırtıma vuruyor. Minibüse el ediyorum, soğuk elime vuruyor. Devlete vergi ödüyorum, devlet ağzıma vuruyor. Gramajı düşük ekmeği bile mideye indiremiyorum. Ben neden sevgilimi lüks otomobillere bindiremiyorum? Nerede hata yapıyorum lan?
Marketlerde halk günü hep pazarın kurulduğu günlerde oluyor. Pazarcı yer parası veriyor, zabıta parası veriyor, yerine göre haraç veriyor. Kış da bir yandan. Fiyat yükselince halk markete kaçıyor, halk markete kaçınca pazarcının perişanlığı artıyor. Mallar halde, buzhanede çürüsün. Pazarcı soğukta üşüsün. Onu da devlet mi düşünecek canım, biraz da millet düşünsün.
Okullar açılacak, geldi çattı artık. Kaçışı yok bu işin. Ortalamayı yüksek tutmalı ki koşullu dersler verildi sayılsın. İkinci dönemle alakası olmayan birinci dönem dersleri için ikinci dönem ortalamasını baz alan bu muasır medeniyet eğitim modelini getiren herkesin zekasına sağlık. Benden eksilen size eklensin inşallahüteala.
Beynimde davullar çalıyor. Sinüslerimde bir ağrı. Migren de geliyor hafiften. Sol böbreğim sızlıyor. Onun dışında iyiyim hamdolsun. Bu aylık kişisel keyif paramı da kabak çekirdeğine yatırdıktan sonra cebim ferah, gönlüm hoş. Onca şeyi öğrendik de, nefsimizi köreltmeyi öğrenemedik yahu. Ulan her ay 5 lirayı çar çur etmek yerine biriktirsek, 60 senede iki çift kar lastiği alırız arabaya. Allah da bizi kahretmesin.
Velhasılı efendim, geçen gün aradım Mazhar babayı, dedim ki reis, hazır et bir buçuğa bir hasırdan yatağımı, ben geliyorum. Çekilecek dert değil dışarısı. En azından içeride kafam rahat olur. Herkes deli olduğunun farkında, kimse akıllı işler yapmıyor. Çakallık yok, rüşvet yok, adam kayırma yok, herkes bir. Eyvallah tosunum hazırlatayım hemen dedi, iki gün sonra yolcuyum. Son bir tespit sunayım size gitmeden önce. Modern dünyanın ütopyası deliler hastanesidir. Kapitalizm yalnızca oraya uğramaz, yalnızca orada herkes eşittir.
Ver elini ütopya, karlı dağlar aşalım. Hayvanlaşalım.
*Mazhar Osman adını hatırlayamayıp Heykel Bey diyen değerli arkadaşım ve dostum Karamürselli Deli Hamdi, senin yerin yan odamdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder