"Özgürlükten kastın nedir yani? Ben mecbur muyum hayvanlar gibi sokak ortasında çiftleşenleri görmeye? Mecbur muyum gecenin bir yarısı içip içip sapıtanların sesini dinlemeye? Onlara özgürlükse bana da özgürlük. Adamlar caminin içine ayakkabılarıyla girmişler, içeride içki içmişler. Sonra da özgürlük diye polise taş atıyorlar. Ne yapsın polis, eli arkasında beklesin mi? Az bile yapıyorlar vallahi. Bana bıraksalar 24 saatte herkesi temizlerim oradan. 3-5 ağaç için çıkıyorlar. Kaldı ki ağaç için orada olanlar %20'yi geçsin, çıkıp Taksim'de beni bilmem ne yapın diye bağırırım. Hepsi hükümete karşı komplo, hepsi siyasi. Camları kırıyorlar, arabaları deviriyorlar, sonra da direniş diyorlar. Hasiktirsinler oradan!"
Özgürlük kavramı bencilliği tarafından sınırlanmış nice insandan biri bugün bana bunları söyleyen. Özgürlüğün sözlük anlamını dahi bilmeden, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan insanlardan yalnızca biri. Konuyu açıp, tartışıyormuş gibi yapıp, bana söz hakkı vermeden ve üste çıkmak için bağıra bağıra konuşan nicelerinden biri...
"Çıkmış köprünün adı Yavuz Sultan Selim olmasın diyorlar. Ben de istiyorum kardeşim. Ben mecbur muyum %10'luk alevilerin sözünü dinlemeye? Ben çoğunluğum, o beni dinleyecek. Demokrasi bu değil mi kardeşim? Çok olanın isteğinin yapılması değil mi? Ben çoğum, benim dediğim olur. Ha sen çok olursun, sandıkta seçilirsin o zaman senin dediklerin olur. ama çıkamıyorsun. Adamı indiremiyorsun, sonra da yok o öyle olmasın yok bu böyle olmasın. Provokatör işte bunlar. Araba yakanlar bunlar. Bunlar yüzünden bu haldeyiz zaten. Mezhep bile değiller, Hz. Muhammed'i değil Ali'yi peygamber sayan adamlar. Ne oruç tutarlar ne namaz kılarlar, sonra da müslümanız bizi ezmeyin derler."
Çoğulcu demokrasiyle çoğunluk demokrasisi arasındaki farkı bilmeyen nice insandan biriydi bugün bana bunları söyleyen. Katılımcı demokrasiyle diktatörlük arasındaki farkı bilmeden demokrasi savunuculuğu yapan insanlardan yalnızca biri. Aleviliği okumamış ve oradan buradan duymuş olduğu halde onların günahını almaktan çekinmeyen nicelerinden biri.
"Bak beni tanıyorsun. Kızmıyorum zaten yakın olduğumuz için konuşuyorum böyle. AKP'ci değilim, siyasal bir görüşüm yok. Demokrasi yanlısı da değilim, bana kalsa şeriat gelsin. Ama göz var nizam var. Ortada bir çoğunluk var. Adamlar çıkmışlar öyle olmasın böyle olsun diye ortalığı yakıyorlar. Bak borsa dibe vurdu. Orası karıştı, ülkeye olan güven azaldı. Hem yapıyorlar da ne oluyor yani? O adam yine oraya istediğini yapacak. Yapamayacak mı sanıyorsun. O köprünün adını yine Yavuz Sultan Selim koyacak. Vallahi yapacak. Üç beş çapulcuyu, bir iki marjinal grubu mu dinleyecek. Adamın arkasında %50 var. Boşuna götünü yırtıyor oradakiler yani. Bana kalırsa girsinler, milleti bir güzel dövsünler. Geçen gördüm televizyonda, polis sıkıştırmış pataklıyor bir tanesini. Vur lan diye bağırdım. Bir tane de benim için vur. Ne demek lan polise saldırmak. Yok öyle şey. Kendine güveniyorsan bekle seçimlere kadar, seçilirsen Gezi Parkı da dursun, köprünün adını da değiştir. Böyle isyanla falan olacak iş değil."
Ne istediğini bilmeden yandaş olan nice insandan biriydi bugün bana bunu söyleyen. Kimin iyi kimin kötü olduğunu anlamadan yorum yapan insanlardan yalnızca biri. Ne bugün ne de yarın oradaki direnişin saf içeriğini, oradaki insanların gerçek amaçlarını anlayamayacak nicelerinden biri...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder