"Eylem bahane muhalefet şahane!"
31 Mayıs günü Twitter'de AKP taraftarı grupların yaptığı tt buydu...
Gezi Parkı direnişi hiçbir yasal dayanak, mahkeme emri hatta duyuru bile olmadan kepçelerle parka girilmesi sonucu başladı. Duyan Taksim'e koştu. Çadır kurdu, nöbet tuttu. Nöbet tutarken kitap okudu, dans etti. O haliyle bile çok fazla gündeme gelmedi. Haberi olan "iki güne giderler" diye baktı, haberi olmayan zaten habersizdi.
Ve bu sefer olay akışını haberi olmayanlar belirledi.
Bir gün şafak baskınıyla, orada hiçbir zararlı iş yapmayan, polise sataşmayan, insanlara karışmayan, kamu malına zarar vermeyen insanların çadırları yıkıldı. Kendilerine de biber gazı atıldı. Darp edildiler. Bu haber de pek duyulmazdı ya, ilk anın şaşkınlığı medyayı durumu yansıtmak zorunda bıraktı. Habersizlerin durumdan haberi oldu. Şu anki durumdan anlaşılacağı gibi Taksim'e akın ettiler...
Kimdi ki bu akın edenler?
Örgütlüler, örgütsüzler, takım taraftarları, sanatçılar, müslümanlar, ateistler, deistler, asker anneleri, öğrenciler, öğretmenler, ev hanımları, işçiler, esnaflar, denizciler... Kısacası halktı oraya giden. Ama asıl önemli olan, apolitikler gitti oraya. Evet... Hiçbir eyleme katılmayan, "tiki" dediğimiz gençler akın etti bu haksızlığa dur demek için. Hayatlarında korteje bile girmemiş bu insanlar en ön saflarda biber gazıyla tanıştılar. TOMA'ların tazyikli suyuna göğüs gerdiler. Geriye çekilip birleştikten sonra ön saflara tekrar döndüler.
İşte bu oldu her gün daha fazla insanı Taksim'e gitmek üzere yollara döken.
Türkiye tarihinde ilk kez halk direnişi yaşıyor dostlar. İlk defa ideolojik boyuttan sıyrılarak devlete karşı geliyor. İlk defa bu kadar kararlı biçimde hükümetin inadını kırmak uğruna birleşiyor.
Çıkıp "bunlar hep muhalefet için" diyenler elbette olacak. "Daha önce hiçbir şey yapmadınız, iki ağaç için galeyana gelmeniz provokasyon" diyecekler. "Polise zarar veren, kamu malına zarar veren teröristtir" diyecekler. Hatta polisin tahrik edildiğini, amacın hep siyasi olduğunu, ağaç bahanesiyle başbakanın indirilmek istendiğini, darbe şakşakçılığı yapıldığını bile söyleyecekler.
Bu haklı direnişi kötülemenin başka yolu yok çünkü...
Vazgeçmeyin dostlar. İstekleriniz yerine getirilmeden Taksim'den, Beşiktaş'tan dışarı adım atmayın. Diğer illerde yaptığınız eylemlerde kararlı tavrınızdan ödün vermeyin.
En önemlisi şiddete başvurmadan, politik zincirden ayrı, tahrik etmeden ve tahriklere kapılmadan, yalnızca kendinizi savunarak direnin.
Başbakanın açıklamalarındaki tutarsızlık, hükümet yanlılarının sabırsız tavrı, polisin düşmanca tutumu haklı olduğunuzu kanıtlıyor.
Ben bu yazıyı yazarken bile başbakan açıklamasında "biz şiddet uygulamadık" diyorsa, en iyi yaptığı şeyi, hitabı, endişeleri yüzünden gerçekleştiremiyor demektir.
Bu da bu direnişin amacına ulaşacağını gösterir. Yeter ki sadece nefsi müdafaayla, amaçtan sapmadan direnin.
Direnen, yorulan, gaz yiyen, yardım götüren, haber ulaştıran herkese selam olsun. Gün, direnişi sürdürme günüdür...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder