20 Kasım 2013 Çarşamba

Koş Dostum Koş

Bir bak şehrin derin dehlizlerine. Orada kan kırmızı çocuklar göreceksin. Bir bak; sarı boyalı arabalar, mor salkımlı erikler, kara duvaklı gelinlikler göreceksin. Gökyüzünde kurşuni  bir güneş olacak. Ve sen yemyeşil bulutlarda koşmayı hayal edeceksin.

Çekinme dostum, uzat gözünü. Tut yarin gözünden. Bacak bacağa öpüşürken elinle ellerini göreceksin. Tutacaksın sırma böbreğinden, kenetlenecek kirpiklerin. Ayağında hiç hissetmediğin bir sıcaklık hissedeceksin.

Aldırma dostum deli demelerine. Sen aklı dizindesin. Koşmaktan kolların kopana kadar da koşacaksın. Ardından tavşanlı doktorlar kovalıyor gibi, ellerinde tahrip gücü yüksek kozalak taşıyorlar gibi koşacaksın. Dalağından soluyacaksın. Düşeceksin, alnın acıyacak. Ama yılmayacaksın.

Bir tosbağa kadar hızlı olacaksın dostum, bir manda kadar çevik. Korkusuzca kelebek inlerine dalacaksın. Yırtıcı serçeler bağıracak ansızın. Korkacaksın ama kendinden bile saklayacaksın. Peşindeki doktorlara, aç yırtıcılara inat koşacaksın. Gözlerin kanayacak düşmekten. Ama ayağın var ya, o kocaman ayağın, korku nedir bilmeyecek. İnatla yolunda kalacaksın.

Ve bir gün dostum, büyükçe bir kayanın üstünden seyrederken şehrin derin dehlizlerini, kan kırmızı çocukları göreceksin. Gökyüzünde kurşuni bir güneş olacak. Ve sen, bunca yorgunluğun üzerine bile yemyeşil bulutlarda koşmayı hayal edeceksin. Duracağın gün hiç gelmesin dostum, o güzel yüreğinden gülüşler hiç eksilmesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder