Düşünebilen fakat düşüncesiyle hiçbir yere varamayan tek varlık insan. İçgüdüleriyle hareket eden hayvanlar kadar sonuca ulaşamıyor, düşüncesine rağmen. Ömrünün hatırı sayılır bir bölümünü sonuca odaklı düşünmeye harcıyor üstelik. Para kazanmak için işe giriyor, işe girmek için okuyor, okumak için sınav çözüyor; ama iş sonuca varmaya gelince dizlerinin bağı çözülüyor. Bulunduğu yerden ileriye bir adım atacak takati olmuyor.
Bazen çok fazla düşünmekten sonuca ulaşamıyor, bazen yanlış düşünmekten, bazen hiç düşünmemekten. Çok fazla olmasa bile bazen de sadece şanssızlıktan ulaşamıyor. Onları bu genellemenin dışında tutuyorum. Çünkü onlar düşünseler de, doğru yolda olsalar da sonuca ulaşamıyorlar. Kısmetsizlik mi dersin, nasip değil mi orası sana kalmış. Benim derdim geriye kalanlarla. Odaklanma, hırs, ihtiras eksikliğinden dolayı düşünmesine rağmen sonuca ulaşamayanlar; sonuca ulaşmanın getiri ve götürülerinden korkarak son adımı atamayanlar ve sonucun ne olduğunu dahi bilmeyen, bilmek istemeyenlerle...
Aç kaldığı zaman ne pahasına olursa olsun ekmek bularak karnını doyuran bir yaratık insan. Yasal boşluklar bulup suçlarından kurtulan, kuvvetli dostlar bulup servetine servet katan bir yaratık. Yani durum ölesiye istediği bir sonuca çıkıyorsa gereğini fazlasıyla yerine getiriyor. Hırsızlık yapması, adam öldürmesi, bedenini pazarlaması gerekse bile istediklerini yapıyor. Ailesine yemek götürmek için it bağlasan durmaz atölyelerde ter akıtıyor. Peki ama neden insanca yaşamak için tek bir adım dahi atmıyor?
Sosyolojide otoriter liderlik adı altında korkutma temelli bir liderlik çeşidi var. Tarihte korku üzerine kurulmuş imparatorluklar var. Varoluştan bu yana insanın korkuları sömürülüyor belki de. Aç kalırsın deniyor, idam edilirsin deniyor, hapse girersin deniyor, aileni kaybedersin deniyor ve insan sindiriliyor. Sinenleri bir yere koydum. Sinmeyenler neden sonuca ulaşamıyor?
Hapse düşüp hapisten kaçan Mahir Çayan. İdam edilip yolundan dönmeyen Deniz Gezmiş. 68 kuşağı. 80 döneminde işkence görmüş olanlar... Sonuca ulaşma yolunda düzenin yediği bu insanları takip ettiğini söyleyen düzen karşıtı milyonlar. Yani komünizmin parayı buluncaya kadar olduğu sözünün bilinçsiz doğrulayıcıları... Size ne oluyor da sonuca ulaşamıyorsunuz?
Ölenler için her sene Taksim'e çıkmaya evet. Hrant öldü diye hepimiz Ermeniyiz'e evet. Madımak'ı anmaya evet. Grup Yorum dinlemeye evet. Kürtçe eğitime evet. Halkı bilinçlendirip cehaletten kurtarmaya neden hayır? İnsanlarla uğraşmak mı zor geliyor? Bu nasıl sosyal eşitliği savunmak?
Anladık bu ülkede devrim imkansıza yakın bir olasılık. Anladık bu ülke halkı din sömürüsüne kanıyor. Anladık bu ülke üzerinde dönen çok fazla oyun var. Ama devrim yolunda, insanca yaşama yolunda savaşıp savaşıp son hamleyi yapmaktan çekinmeyi anlamıyorum. Broşür basarak, parti propagandası yaparak ülkeyi ve zihniyeti değiştirebileceğini sanmayı anlamıyorum. Bazı ezilenlerin yanında olup bazı ezilenlerin karşısında durmayı anlamıyorum. Ben sizin partizan kafalarınızda sosyalizmin ne şekilde olduğunu anlamıyorum aslında. Dincilere bağnaz derken sosyalizm bağnazı olup çıkmışsınız. Bir de dini sömüren iktidarı beğenmiyorsunuz...
Bu ülkede komple particilik anlayışının değişmesi gerek. Bunu 90 kuşağı ve ardından gelenlerin değiştireceğini umuyorum. Önceki kuşaklardan yana hiç umudum kalmadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder