19 Aralık 2013 Perşembe

İlahi Adalet

Kaybetmekten korkanların tehdit olarak gördüklerine vahşice saldırmasını izliyoruz. Adeta National Geographic gibi ülkemiz bu sıralarda.

Emperyalist düzende güçlü olan kazanır, zayıf olan kaybeder. Şu anda güçlü olduğunu iddia eden iki grubun birbirine üstünlük kurma mücadelesini seyrediyoruz. Sidik yarıştırıyorlar. Ancak rüzgara karşı işiyorlar.

Zayıf görülenlerin henüz 6-7 ay önce ezildiği, katledildiği, yok yere eziyet gördüğü ülkemizde, sıra o zayıflara her türlü fenalığı edenlerle, edilen fenalıklara ses çıkarmayanların savaşına geldi. Aslına bakılırsa, mesele tehdit görülen zayıfların elimine edilmesi olunca çok da güzel anlaşan bu iki grubun, basit bir güç savaşından birbirine girmesini izliyoruz. Benim babam senin babanı döverci zihniyetle ellerindeki tüm kuvveti koz olarak kullanıyorlar. Çocuk gibi.

Bir tarafta ülke siyasetinin son on senesine damga vurmuş AKP hükümeti, diğer tarafta ülke içi-dışı farkı gözetmeden eğitim kurumları açan cemaat. Biri beyin gücünü sağlayarak ötekine kuvvetlenme şansı tanıdı, öteki kuvvetlenince berikine kadrolaşma imkanı tanıdı, kazan-kazan ile yavaş yavaş tüm muhalif sesleri bastırarak ülkeye hakim olmaya başladılar. Kendi aralarında savaşmaya başlayana kadar.

Şu saate kadar olanları çirkin bulanlara bir hatırlatma. Her şey daha yeni başlıyor. İşler giderek daha çirkin bir hal alacak.

Sosyal medyada cemaat mensuplarını yanına çekmeye çalışan sözde ümmetçi AKçıları saymazsan, gözleri dönmüş bu iki grubun makul bir noktada birleşmesi şu an için çok uzak bir ihtimal. Zira hırsızlığın babadan oğula geçtiğini iddia eden, dediği dedik, çaldığı düdük, inatçı başbakan, bu kadar büyük bir soruşturmanın ucunda darağacının kenarında duranın iktidar mührü olduğunu gayet iyi biliyor. Cemaat de bu kadar büyük bir soruşturmadan geri adım atmanın doğuracağı kötü sonuçlardan korkuyor.

Korkudan birbirlerine vahşice saldırmaları bundan işte.

Hakkı ve batılı birbirinden ayırmaya çalışmıyorum bu sefer. Çünkü 6-7 ay önce haklı bir direnişin bu iki grup tarafından da hor görüldüğüne, aşağılandığına, yok sayıldığına şahit oldum. "An eye for an  eye" her zaman hayat felsefem olmasa da, bu seferlik kimseyi haklı çıkarmaya uğraşmayacağım. Sonuçta herke hak ettiği yere doğru hızla ilerliyor. Ve ben ellerimi kavuşturmuş, boğazına kadar pisliğe batmış bu adamlarla ilgili önceden söylediklerimi düşünüyorum.

İlahi adalet bu işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder