14 Ocak 2014 Salı

Çok Acayip İşler

Dün çok güzel bir programın ortasında buldum kendimi. Burak ve Samet'in yayınına salça olayım derken çenemin bağı çözüldü. Bazen ayarsız enerji olabiliyorum, evet.

Ne konuştuk peki dün akşam? Meselenin nereden geldiğini ben de hatırlamıyorum aslında. En son hatırladığım, Burak'ın örümcek kafasını anlattığı kısım. Yok tabii ki, örümcek kafalı bir arkadaşımız değil. Toplum olarak kültürümüzü kaybettiğimizden, geleneklerimize sahip çıkmadığımızdan bahsediyordu. "Türkü mü dinliyorsun ya, puhaha diyenlerin ağzına yumruğumu sokasım geliyor" gibilerinden atarlı bir cümle kalmış hatta aklımda... Ardından kahveyle alakalı bir anekdot paylaştı. Nasıldı... "Osmanlı döneminde eve gelen misafire kahve ve su ikram ederlermiş. Misafir suyu önce içerse karnının aç olduğu anlaşılır, mükellef bir sofra kurulurmuş. Suyu sonra içerse ziyade olsun denip kovulurmuş." Tamam tamam, son kısmı atın. Kovmak yok.

Neyse efendim, bu anekdotun ardından konu giderek daha saygısız bir toplum olduğumuza geldi. Nasıl saygısız? Ben merkezcil, tek derdi modaya uymak, instagram'da yemek fotoğrafı paylaşmak olan, diğerlerinin ne yaşadığını, derdini sıkıntısını düşünmeyen bir şekilde saygısız. "Bir geçmişte misafire davranma şekline bak, nasıl nahif ve içten. Bir de şimdiye bak. Topluca kültürden uzaklaşıp saygısız oluyoruz" dedi Burak. Göremesem de, duyamasam da Muğla'dan iç geçirdi Samet...

Konu bu aşamaya gelince benim için de susmak imkansız oldu bir anda. Böyle konularda dayanamıyorum ne yapayım... "Aslında bu bencilliğin, bu saygısızlığın esas sebebi bunların bize böyle dayatılması." dedim. "Önümüzde bilgisayar, cebimizde telefon, yan tarafta televizyon... Televizyonu kapatsan internet var, bilgisyarı kapatıp yatağa gitsen telefon... Saçma sapan, hatta terbiyesiz akımlara göre hareket eden bir nesilden ne beklersin ki? Kim açıp kitap okuyor Allah aşkınıza? Kitap okumayı da geçtim, kim sessizce oturup düşünüyor? Kendi muhasebesini yapıyor? Bize ne dayatılıyorsa onu yapıyoruz, bu da bizi bencilliğe ve kültür kaybına itiyor."

Ben bunları söyledikten sonra Burak'ın İngiltere komutanıyla ilgili verdiği anekdotu ve herkesin kendinden sorumlu olduğunu söylediği kısımları geçiyorum. Haksız olduğu için değil, kendi fikrimi daha fazla geliştirmek için...

Bugün en fazla kitap okuduğunu söyleyen arkadaşınızın kitaplığına bir göz atın dostlar. İmkanınız varsa yapın bunu. O kitaplıkta güncel içerikli, konusu Twitter'da gün aşırı şiir yazan klavye şairleriyle aynı, tamamen kendi hayal dünyasını yansıtan yazarlar tarafından yazılmış, kişiyi edebi veya düşünsel yönden gelişmesi imkansız kitaplar göreceksiniz. İşte o kitaplar var ya o kitaplar, lime lime olup gelecek nesle ulaşmasınlar.

Toplum olarak çok şey kaybettiğimiz doğru. Dediğim gibi okumuyoruz. Okuduğumuzda da yukarıdaki gibi kitaplar okuyoruz. Akıcı, dili sade, yormayan kitaplar. Peki okumanın amacı nerede kalıyor dostlar? Hani o çok söylenen, söylendikçe dillenen bir paradoks vardır, "çok okuyan mı bilir çok gezen mi" derler. Şimdi çok okuyan da çok gezen de öğrenmiyor. Biri gittiği yere yalnızca yer bildirimi yapmak için gidiyor, öteki okuduğu kitabı yalnızca bir cümlesini fotoğraflayıp Twitter'a atmak için...

Biz var ya, daha çok şey kaybederiz bu gidişle.

Nelson Mandela ölünce Wikipedia'dan kim olduğunu öğrenip sonra "toprağı bol olsun yiğit adamdı" yazanların sayısını yadsıyamayız. Komünist Manifesto, Milletlerin Zenginliği nedir, bunlar neyi savunur, Nihal Atsız'ın önemi nedir, Pir Sultan neden dardadır bilmiyoruz. Geçenlerde Cemal Süreyya Twitter'da gündemden iki gün inmedi. Neden? İnsanlar Cemal Süreyya'yı çok biliyor ve çok seviyor diye mi? Hayır. Takipçi kazanmak isteyen dallamalar sürekli Cemal Süreyya şiirleri paylaştı diye.

Sorsan en son gittiği tiyatro okuldaki 5. sınıf müsameresi olan adamların sanattan dem vurduğu, 17'sini yeni doldurmuş çocukların hayatı yalayıp yuttuğu bir dünyaya hoş geldik. Sefalar getirdik. Geldik de iyi bok yedik.

Biliyor musunuz ne var? Tüyleri çıkmadan yuvadan atlayan yavru kuş gibi, medeniyeti öğrenmeden sosyal alemde akmaya çalışırsak böyle yere yapışırız pestilimiz çıkar işte. Dua edelim de kültürümüzü ve insanlığımızı kaybettiğimiz zaman vatanımız hala bizim olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder