18 Ocak 2014 Cumartesi

Yeter

Aklımın almadığı her uygulamaya inat konuşacağım. Yazacağım. Hatta gece olunca yatağında dört dönen haksızlığa uğramışları düşünüp haykıracağım. Çünkü bu ülkede yalnızca gücü elinde bulunduranlar yaşamıyor. Çünkü bu ülkede yalnızca gücü elinde bulunduranları alkışlayan dalkavuklar ve akılsızlar yaşamıyor. Bu ülkede biz de yaşıyoruz. Bu ülkede öğrenci, esnaf, işçi, STK üyesi olan ve aklı çalışan milyonlar da yaşıyor...

Dalkavukların "Menderes-Özal-Erdoğan" bağlantısı kurarak duygu sömürüsü yaptığı günlerde, sayılan üç başbakanın da (Menderes'in siyasi yaşamını okumadım, yine de diğerleriyle aynı anda anılmasından hareketle) din sömürüsüyle iktidarda kaldığını bilenlerden biriyim. Kimsenin gücüne gitmesin. Özal, ülkede enflasyon doruk noktalara çıkmışken ve işçinin, ve köylünün alım gücü her geçen sene daha da düşerken, eşiyle yüksek meblağlı tatillere çıkıp "işçiler için de kamplar var, oralarda tatil yapsınlar" diyen bir başbakandı. Erdoğan da vaktinde "zengin olursam bilin ki hırsızlık yapmışımdır" demiş ve iktidarı süresince zengin olmuş bir başbakan. Ama ağızlarından "inşallah, Allah'ın izniyle" lafları hiç düşmediği için ülkemizde sevgi ve saygı görmeleri hiç bitmedi/bitmeyecek.

Allah'ın adını kullanarak hırsızlık yap, yalan söyle, milleti kandır, yine de seni destekleyecek milyonlar bul... Bunun hesabı öte tarafta zaten sorulacak. Mühim olan bu tarafta da sorulması.

Ama ne var biliyor musun? Bu dalkavuk sürüsü öyle gözü bağlı, öyle yarım akıllı destek veriyor ki bu yalancılar sürüsüne, şu anki iktidar hakkında açılan soruştumanın sümen altı edilişi bile yanlarına kar kalıyor. HSYK iktidara bağlanıyor ve bu dalkavuklar "yargı bağımsızlaştı" diye göbek atıyor. Bilal Erdoğan sorgulanmadan suçsuz ilan ediliyor ve yine bu dalkavuklar "adalet yerini buldu" diye seviniyor.

Üstelik aynı savcı tarafından daha önce açılmış Ergenekon, Balyoz ve Şike davalarında suçlanan tarafın hala suçlu olduğuna inanılıyor. 

Yani bu dalkavuklar şöyle diyor: "Zekeriya Öz diğer davaları açarken yozlaşmamıştı. Hükümete dava açarken paralel bir yapı tarafından yozlaştırıldı ve kasten yalan söyleyerek iftira attı. Burada hedef yolsuzlukların bitmesi değil. Hedef, yüzyıllardır bize karşı oyun oynayan İsrail'i Türkiye yönetiminde söz sahibi yapmak. Erdoğan İsrail'e bu konuda izin vermiyor."


İsrail konusunda yalan söylediği Filistin Kasabı Ariel Şaron'un elini sıkarken taktığı yüz ifadesinden belli olan Erdoğan'ın, seçmeni açısından böyle önem arz eden bir konuda bile yalan söylemesi, diğer söylediklerinin doğru olduğundan şüphe duyulmasına yol açmaz mı?

Açmıyor. Dalkavuklar ona inanmaya devam ediyorlar. Ancak aynı zamanda, liderlerinden yalan söylemeyi ve çıkarcılığı öğrendikleri için, Ergenekon-Balyoz'da paşaları ve gazetecileri, Şike'de Aziz Yıldırım'ı suçlamaya devam ediyorlar.

Biraz izan yahu. Biraz edep. Dalkavuklara biraz akıl. Tarafsızlara doğru bir perspektif. Vallahi yoruldum her sabah, her akşam, her hafta, her ay Erdoğan'ın yalanlarını dinlemekten. Biraz açın gözlerinizi. Suçluları aklarken suçsuzları mahkum ettiğinizi anlayın. Birilerinin cebine giren paranın sizin cebinizden çıktığını görün artık.

Çocuklarınız, torunlarınız ileride sizi suçlarken mezarınızda pişman olmayacak mısınız?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder