17 Kasım 2014 Pazartesi

Bir Umut Yıkılır Bir Ömür Ziyan Olur

Saat daha erken. Kedi ayak ucuma uzanmadı. Alkolik üst komşum kapıyı kırar gibi çalmadı. Yan apartmandaki minibüsçü daha kapıya yanaşmadı. Saat daha erken... Son kelime daha kaleme alınmadı.

Çok şey istemedim biliyorsun. Biliyor musun? Yalnızca bir telafi istedim. Uzayan bir senenin diyeti olsun diye çalışayım dedim. Çalışmak... Yolda yürüyenin kafasına inşaat molozu düşen bir ülkede yolda yürümekten daha emniyetli bir işte çalışmak... On iki saatlik köleliğe beş yüz Türk Lirasını reva görmeyen bir işte çalışmak... Bir yandan adam gibi okumak, bir yandan insan gibi çalışmak...

Umutlandırıp utandırmayın işte. Ya da umutlanıp utandırmanıza utanın. Utanmak hissinin kalbinizden uçup gitmesine utanın.

Hayır! Tek ben miyim? Tek miyim? Konya'daki iki kadroya uygun bir ben miyim? Dur! Bir sakin ol be adam! Ölüm yok ya ucunda! Hayat var mı peki? Elbette! Ölüm yoksa hayat var. İllaki! Peki! Nasıl bir hayat var? Bu yaşında ıkına sıkıla baba eline baktığın bir hayat mı, elin ayısına kölelik edip üç beş kuruş kazandığın bir hayat mı? Birini seçeceksin! Seçecek misin?

Ne yapıyorum şimdi? Neden yazıyorum ki? Kişisel tatmin. Belki. İç dökme. Olabilir. Yalnızlık. Doğru ama yetersiz. Ne peki ulan sebebi ne? Bilsem yazar mıydım sence?

Utanma. Aklından geçenleri biliyorum. Maddiyatın peşinden koştuğun için kendinden utanıyorsun. Utanmak hafif kalır hatta, iğreniyorsun. Maddi bir şeyin peşinden koştun, olmadığı için üzüldün diye kendini sorguluyorsun. Ama bir sor kendine. Bütün dünya maddiyat peşinde koşmuyor mu? Herkesin derdi pamuktan yapılmış kağıt paralar değil mi?

Ben de artık herkesim. Herkes miyim? Ben her zaman herkes değildim. Öyle miydim? Neden kendimi farklı tahayyül ettim? Neden senelerce yalnız doğruyu öğrenmenin peşinde koştum? Herkes gibi olmak için mi? Madem herkes gibi olacaktım neden bunca ihtisası ders olarak öğrendim. İşletme, iktisat, istatistik, yönetim, kalite, hukuk, denizcilik... Madem sonunda bilmek değil para olacaktı neden öğrenmeye bu kadar vakit harcadım?

Dünya değişiyor. Yalnız eşek olmak yetmiyor artık. Devletlere okumuş eşek lazım. Sırtına vurulanın semer olduğunu bilecek, semerin gerekli olduğunu düşünecek, yeminden ve dönemi gelince çiftleşmeden gayrı bir şey düşünmeyecek eşekler lazım. Ne öğrendin zaten bugüne kadar? Toplumda huzursuzluk çıkarmamak, susacağın yeri bilmek, büyüklere saygılı olmak, emre itaat etmek, aksi söylenene kadar sorgulamamak... Ne bekliyordun anlamadım! Herkes gibi olmayıp ne olacaktın?

Haklısın! Haklıyım! Onlar da haklı! Herkes haklı! Kitaplar haksız yalnız! On dört sene evveli göçüp giden sakalı paslanmış tombul adam haksız! Eşitlik üst sınıflar içindir! Demokrasi alt sınıfları kontrol altında tutmak için! Para ise herkes içindir! Fazla veya az fark etmez! Paranın büyüklüğü ne boyut büyüklüğü ne değer büyüklüğüdür! Onunki başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz!

Öyleyse bırakalım safsatayı! Ders çalışalım kuzum. Çalışalım mı? Çalışalım? İş bulup işte de çalışalım mı? Çalışalım! Ne zaman? En zaman! En zaman? Bittabi! Haklısın! Haklıyım ya! Onlar da haklı! Elbette! Peki! Oldu! Yaşasın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder